http://www.indirdik.com/adeal/22492
Günün Fırsatı

23 Ekim 2007 Salı

BiBERLİ PEYNİR DOLMASI



MALZEMELER:
5-6 adet kırmızı biber (arzuya göre hazır közlenmiş konserve de olur)labne peyniri
beyaz peynir
lor peyniri
dereotu
maydanoz
çörek otu
yeşil soğan sapları

YAPILIŞI:

Kırmızı biberleri közleyip kabuklarını soyuyoruz . Uzunlamasına ikiye kesiyoruz . Derin bir kasede peynir karışımlarını ve çok ince doğranmış dereotu , maydanoz çörek otu ekleyip iyice ezerek karıştırıyoruz . Bu karışımı kırmızı biberlerin geniş ucuna koyup sarıyoruz .Yeşil soğanın saplarıyla da bağlayarak ister kahvaltı ister yemek soframızı hem lezzeti hem şık görüntüsüyle süsleyebiliriz .

20 Ekim 2007 Cumartesi

MİNİK ELLER MUTFAKTA ETKİNLİĞİ


Bu şirin mi şirin etkinliğin ev sahibi Selen 'e kolaylıklar diliyorum ve sonsuz sevgilerimi iletiyorum .

Bunlar da benim altta bahsi geçen ilk şeker hamurlu pasta çalışmasında katkısı bulunan Ömer ile Şevval 'imin (ikizlerimin ) elleri .İnanılmaz keyif aldılar şeker hamurunu mıncıklarken .Kızımın tombiş , oğlumun da sıska ellerinden çıktı pastalarının süsüleme işleri . Bana da bu 2 çift elle geç de kalsam bu etkinliğe katılma fırsatı doğdu .

Blogumu ziyaret eden herkes bilir ki ben yaptığım her yemekte çocuklarımı düşünerek , onlar için en sağlıklısını ve en besleyici olanını tercih edenlerdenim . Bu yüzden de bu etkinlikten doğacak olan tarifleri de sabırsızlıkla bekliyorum . Etkinliğin fikir anası Sevgili Ayşe Yaman 'a ve ev sahibi Selen ' e çok teşekkürler ediyorum ...

18 Ekim 2007 Perşembe

RAMAZAN BAYRAMI VE KURTLU (PARDON ) KUTLU DOĞUM GÜNÜMÜZ

Bayramın 1. günü çifte bayram sevinci ve coşkusu vardı bizim evde. Nihayet ikizlerimin sabırsızlıkla beklediği doğum günleri gelmişti .Hem de bayramın 1. günüyle pişti oldu doğum günleri .Biz çifte bayram yaptık anlayacağınız .

Tabi ki en önemlisi de doğum gününe söz verdiğimiz şeker hamurlu pastayı yapmasıydı. Canım arkadaşım sofra özlemi bloguyla tanıdığınız Özlem ile 2 gün öncesinden bizim evde ilk şeker hamurlu pasta denemesi için biraraya geldik.Geldik ama daha önce hiç bir denememiz olmadan pastamızı yapmaya koyulduk.

Günler öncesinden de nasıl bir pasta olsun diye Ömer ve Şevval 'le araştırmalar yaptık , sonunda nes-cafe den bu kitap kurdunu gördük ve hepimiz birden "işte bu" dedik. Çocuklarımı okumaya teşfik etmek ve motivasyonu sağlamak amacıyla onlara" aferin size bu gidişle kitap kurdu olacaksınız" dediğim için bu resmi görünce tam bize göre diye düşündük . Önce büyük bir dikdörtgen pasta yapıp üzerine iki kurt yaparız diye tasarladık ama sonrasında iki ayrı pastaya dönüştürdük .
Ee tabiki yaparken de Özlem le hem eğlendik hem telaşlandık keşke daha öncesinde bir kaç pasta yaparak tecrübelenip öyle görücüye çıkarabilseydik pastamızı diye . Pastanın birini frambuazlı , muzlu ; diğerini de fındıklı , ballı ve çikolatalı yaptık.
Keki ikiye ayırıp ıslattık mevyaları yerleştirdik üst keki de ıslatıp kapattık aman Allahım Özlem bir çığlık attı ne oldu diye ödüm koptu ki pastanın kremasını unutmuşuz . Tabi ki tekrar ıslanmış keki kaldırıp kremayı koyup kapatınca haliyle kek de dağıldı biraz .

Sonrasında şeker hamuru ile kaplarken 2 ayrı pastaya hamur hemen hemen ancak yettiği için kötü olan kısımları yeniden yapma gibi bir şansımız olmadı çünkü şeker hamuru bitti .Ben de o kısımları çocukların isimlerini yazarak kamufle etmeye çalıştım .Daha doğrusu Ömer ile Şevval yaptı bunu ve pastanın üst süslemesini .Yani Ömer , Şevval ben ve Özlem ilk hevesimizi almış olduk böylece .Tabi ki bundan sonraki pastalar için de tecrübelenmiş olduk .Bu arada çocuklarım ve ben sevgili arkadaşım Özlem 'e bu telaşede bizim yanımızda olup , yardım ve desteğini esirgemediği için çok çok teşekkür ederiz .İyi ki varsın canım arkadaşım...

Benim yavrularım da böylece 8 yaşına girmiş oldular Allah hep beraber nice seneler nasip etsin diyorum ve de ;

hepinizin geçmiş Ramazan Bayramınızı da kutluyorum ...

3 Ekim 2007 Çarşamba

MUHLAMA YE#27 Karadeniz yemekleri etkinliği...


Daha önce bahsetmiş miydim hatırlamıyorum ama ben MALATYA 'lıyım eşim de RİZE 'li diye. Evlendiğimizde bizim yöresel yemeklerimiz onlarınkini bayağı bastırdıysa ben de en çok onların yöresel peynirleriyle yapılan bu muhlamalarına bayılmıştım. Arada sırada ve bayram kahvaltı masamızda mutlaka bulunan bu muhlama ile ilk etkinliğime katılmak istedim ben de...

Yiyenler mutlaka bilirler peynir eridiğinde neredeyse sonsuz uzadığından yemesi oldukça güçtür. Hele bir de benim gibi kibarlık yapıp çatalla yerseniz çatala ne kadar dolarsanız dolayın sonu gelmez bir türlü.Muhlamanın bu özelliğinden dolayı bir yeme hikayesi var ki eşim bunu her seferinde anlatır , ben de şimdi sizinle paylaşmak istiyorum.

Adamın biri Rize 'nin Hemşin ilçesine gelmiş ve hemen bir muhlama yapıp koymuşlar önüne . Tabi adam bir iki uzanıyor peynir uzuyor uzuyooor bir türlü kopmuyor . Hemşinliler de adama her seferinde kalkıp kapının oraya kadar gideceksin ki peynir kopsun diyorlar.Adamcağız da her muhlama yemeğe uzandığında kapıya kadar gidip geliyor . Sonra bu adam memleketine gittiğinde şöyle anlatıyor : "Hemşinlilerin muhlaması çok güzel de şu oturup kalkması olmasa "

Ben sevgili kayınvalidemden gördüğüm gibi yapıyorum muhlamayı , genelde de aynı oluyor diye biliyorum .

Yöresel muhlamalık peyniri derin kaba gelişi güzel dilimleyip içine bir kaşık un ve yarım çay bardağı kadar su ile karıştırıyorum . Tavaya da 3 kaşık tereyağ koyup iyice kokusu ve rengi çıkana kadar ateşte tutuyoruz . Peynirli karışımı foooşşş diye bir ses çıkarak birden yağla buluşturuyoruz ve bir kez karıştırıp kısık ateşte peynirler iyice eriyene kadar pişiriyoruz . Bazen de eriyen tereyağında mısır ununu kavurup sonra sadece peynir ve su karışımını katarak da yapıyorum.Her ikisiyle de mükemmel oluyor .Kalorisi biraz yüksek ama özellikle benim çocuklarım gibi peynirle arası olmayan çocuklar için gerçekten çok faydalı ve de bol kalsiyumlu...